İslami Finans'ın Tarih Sahnesindeki Yeri
Bir önceki yazımda bugünkü
koşullar içinde ‘Katılım Bankacılığı’ nın mahiyetini açıklamaya gayret etmiş,
tarihsel gelişim ile ilgili de kısaca bilgi vermiştim. Bu yazımdaysa tarihi
sürecin biraz daha detayına inmek ve ‘İslami
Finans’ın nasıl mevcut ‘Konvansiyonel Bankacılık’ sistemini takip etmek
zorunda kaldığından detaylı şekilde bahsedeceğim.
Konvansiyonel Bankacılık
sisteminin temelini teşkil eden para toplama (mevduat) ve faizle borç verme
(kredi) işleminin 13. Yüzyıl sonlarında kilisedeki rahipler aracılığı ile ortaya
çıktığı görülecektir; 1397 ve 1407 yıllarında da bildiğimiz anlamda bankaların
kurulduğu görülecektir. Dünya’da faaliyet gösteren en eski banka ise 1472
yılında kurulmuş olan ‘Banca Monte dei Paschi di Siena’dır. Bir önceki yazımızda
vurgu yaptığımız nokta üzerinden yani piyasada ‘İslami Finans’ kuruluşlarının
yer almamasından dolayı ‘Faizli Banka’ ların ürünleri/uygulamaları ile işleyişi
belirlediğini ve domine ettiğini bu tarih bilgisi üzerinden yineleyelim. 1472
yılından itibaren yapılan çalışmalarla günümüze kadar piyasanın şekillenmesinde
ne kadar etkili olduğunu düşünmekte fayda var.
‘İslami Finans’ın tarihini
incelediğimizde; başlangıç zamanının Peygamber Efendimiz’ e (s.a.v.) dayandığını görüyoruz. 610 – 622
yılları arasında birçok finans uygulaması hayata konmuş. Ortaklıklar düşünülmüş
ve hem ticarette hem de bağ – bahçe işlemlerinde uygulamalar ortaya konmuştur.
Satışlarda karlı, karsız, zararına vb. çeşitler düşünülerek akitler ortaya
konmuştur. Kısacası bugünde insanların ihtiyaç duydukları birçok finansal
uygulamanın temeli olabilecek çalışmalar yapılmıştır. Ancak İslam’ın, Dünya’ya
ve ticarete bakış açısının yanlış yorumlanmasından dolayı bu finansal
uygulamalar zaman için de kurumsal bir kimlik altında toplanarak insanların
hayatına nüfuz ettirilememiştir. Ta ki Osmanlı İmparatorluğu’na kadar bu durum
devam etmiştir. Fatih Sultan Mehmet İstanbul’un fethinden sonra yeniçerilere et
temin edecek kasapların hayvan alırken faydalanabilmeleri için bir ‘para vakfı’
kurmuştur. ‘para vakfı’ bugün katılım bankalarının kullandığı bir yöntemle yani
‘murabaha’ ile kasapların hayvan temin edebilmesi için finansman yapmıştır.
Kanuni Sultan Süleyman ve sonrasında para vakıfları hayat bulmaya devam etmiştir.
Ancak kurumsallaşmanın sağlanamaması nedeniyle para vakıfları ortadan
kalkmışlardır. İslami Finans’ın standartları (Mecelle-i Ahkam-ı Adliye içinde
bir bölümdür) 8 yıllık bir çalışmanın sonunda 1876 yılında ortaya konmuştur.
Fakat artık standartları dahi olduğu halde Osmanlı’da kurumsal manada faizsiz
bir finans kuruluşu teşkil edilememiştir. 1955’de ‘Muhammed Uzair’ tarafından
faizsiz Banka düşüncesi ortaya atılmış fakat hayat bulamamıştır. 1963’te,
Mısır’da Mith Ghamr Bankası tarafından bu düşünce hayata geçirilmiş aynı
zamanda Pakistan’da kurumsal manada işleyişleri belli faizsiz bir finans kurumu
da hayata geçirilmiştir. Daha sonra Pakistan’daki darbe ile birlikte bu kurumda
ortadan kalkmıştır. 1975’te İslam Kalkınma Bankası 7 ülkenin ortaklığı ile
Bahreyn’de hayata geçmiştir. Bu noktadan sonra İngiltere’den Malezya’ya kadar ‘İslami Finans’ yayılmıştır. Bugünkü
kurumların birçoğu bu noktadan sonra ortaya çıkmıştır. Dünya’da şu anda
faaliyet gösteren en eski faizsiz finans kuruluşu hangisidir dense, cevap
olarak ‘İslam Kalkınma Bankası’nı
söylemek yanlış olmaz. Yani konvansiyonel bankaların hayat bulmasından 500 yıl
sonra. Kaldı ki İslam Kalkınma Bankası’ nın da piyasaları domine etme babında konvansiyonel
bir bankaya göre etkisi çok daha sınırlıdır.
1472 yılında kurulan ve hiç
sekteye uğramadan faaliyetine devam eden bir yapı düşünün ve diğer yandan
bundan çok daha eski olmakla birlikte bir türlü kurumsal bir kimliğe
kavuşamamış bir yapı düşünün. İşte İslami Finans’ın kurumsallaşamamasından
dolayı ortada olan boşluğu konvansiyonel bankalar doldurmuş ve piyasayı şekillendirmişlerdir.
Modern anlamda İslami Finans’ ın
ülkemizde uygulanmasını incelediğimizde 1985 yılında Özel Finans Kurumu olarak
ortaya çıkan ve 2005 yılında Katılım Bankası kimliğini almış olan kurumları
görmekteyiz. Şu anda İslami Finans olarak kurumsal bir kimliği olan politika ve
prosedürlerle çalışan, belli bir düzeni olan, iç sistematiği kurulmuş ve
süreçler kapsamında faaliyet gösteren kurumlara sahibiz artık. Bu kurumlarsa
birbirleri arasında yorum farklılıklarından ötürü ortaya çıkan noktalar
nazarında, uygulamada ortaya çıkan hatalar ve aksaklıklar gibi bazı nedenlerle
eleştirilmekte ve İslami olmadıkları iddia edilmektedir. Fakat bu eleştiriyi
getirenler şu hususu gözden kaçırmaktadırlar. Katılım Bankaları mevcut sistemin
içinde ‘Danışma Kurulları’ nın
görüşleri doğrultusunda insanların ihtiyaçlarına cevap sunmaya çalışan yegane
kurumlardır. Bu kurumların dışında insanların başvurabilecekleri İslami Finans
kuruluşları ise çok sınırlıdır. Katılım Bankalarının olmadığı bir Türkiye
düşünün. Bu durumda faize bulaşmak istemeyen insanlar kime başvurabilecek,
başvurdukları yerler ne kadar insana cevap verebilecek. Şüphesiz ki Katılım
Bankaları’nın olmadığı bir ortamda insanlar taleplerine çok sınırlı olarak İslami
şekilde cevap alabileceklerdir.
Sonuç itibariyle İslami Finans’ın
kurumsallaşmasının sağlanamaması nedeniyle en az 500 yıl sonra bir piyasanın
içine dahil olduk. Şimdiyse bu yegane kurumsallaşmış olan yapıları yok edecek
derece eleştiriyor ve tenkit ediyoruz. Eğer İslami Finans bu kurumsal yapıları
da kaybederse bundan sonra kim bilir ne zaman filizlenmesini sağlayacak yeni
yapıları ortaya çıkaracaktır. Geçen zaman zarfında da kim bilir hangi
piyasaların oluşumu ve gelişimi kaçırılacaktır. Bu seçenek yerine mevcut kurumsal
yapılarımızda farkında olunan ve düzeltilebilecek noktalara odaklansak, bu yapıları
iyileştirsek ve daha doğru işlemesine olanak sağlayacak (mevzuat çalışmaları)
gelişmeler ortaya konsa çok daha iyi olacağı aşikardır. Böylece bu noktaya
kadar gelinmesi hususunda ‘Danışma
Kurulları’ nda yer alan hocalarımızın insanların eleştirilerine rağmen bu
kurumlara sahip çıkması, bugüne kadar birçok fedakarlığı göze alarak bu
kurumlarda yer alan insanların hizmetleri boşa gitmeyecektir.
Elbet en doğrusunu Cenab-ı Allah (c.c.) bilir.
Elbet en doğrusunu Cenab-ı Allah (c.c.) bilir.
dipnot
Yukarıdaki belge yazıda bahsi
geçen para vakıflarının kendilerine para yatıran insanlarla yapmış olduğu akde
dair bir belgedir. Bugün Katılım Bankaları’nın yapmış olduğu akitler ile aynı
niteliktedir. Buda Katılım Bankacılığı’ nın köklerinin Konvansiyonel Bankacılık’
tan daha eski olduğunu kanıtlamaktadır. Bu belge Prof. Dr. Hamdi DÖNDÖREN
hocamızın arşivinde bulunmaktadır.
Yorumlar
Yorum Gönder