Katılım Bankacılığı'nda Danışma Kurullarının Yeri, Önemi ve İşleyişi

Katılım Bankalarının en çok eleştiri aldığı nokta İslami olduğunun iddia edildiği ancak Faizli Bankalardan farklı olmadığı şeklindedir. Bu eleştiriyi iki yönüyle masaya yatırmak gerekirse.
  • Birinci yönüyle; Katılım Bankaları’nın Türk Hukuk mevzuatı gereği Bankalar Kanununa tabi üç Banka türünden biri olarak tanımlanığı ve BDDK gibi resmi kurumlara karşı bu yönüyle sorumlu olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.
  • İkinci yönüyle; Katılım Bankaları tüm ürün ve uygulamalarını Danışma Kurulu görüşleri doğrultusunda gerçekleştirir. Yani Katılım Bankalarının faaliyetleri biri hukuki (meri hukuk) diğeri ise işleyiş açısından bağlıyıcı olan (islami hukuk-fıkıh) iki çerçeve etrafında şekillenmektedir.

Hukuki yapının sınırları ve işleyişine dair tüm süreçler yazılı olduğu ve BDDK tarafından sıkı denetimlere tabi olduğu için bugün kü yazımızda hukuki değil ama işleyiş açısından bağlayıcı olan ve toplumda da daha çok tartışılan Danışma Kurulu işleyişine yer vermek istiyorum.  Zira Türkiye’de Danışma Kurullarının yapısının ve işleyişinin tam olarak anlaşılamadığını düşünüyorum.

İlk olarak Danışma Kurulunun ne olduğunu tanımlayıp görev ve sorumluluklarını belirtelim. Akabinde Danışma Kurullarının Dünyada ve Türkiye’de organizasyon yapısı içinde nerede yer aldığına bakalım. Sonrasında Danışma Kurullarının Banka içinde nasıl faaliyet gösterdiğini belirtip sonuç kısmı ile yazıyı sonlandıralım. İnsanlar genel itibariyle soru sorarak öğrenmek istedikleri için başlıkları soru şeklinde dizayn etmenin anlaşılması açısından daha kolay olacağını düşünerek bu şekilde ilerledim.

Danışma Kurulu Nedir? Görev ve Sorumlulukları Nelerdir?

Danışma Kurulunu; Katılım Bankası tarafından geliştirilen ürünler/hizmetler, yapılan bankacılık işlemleri ve gerçekleştirilen süreçler hakkında faizsiz bankacılık prensipleri doğrultusunda karar/görüş verme, yönlendirme yetkisine sahip olan kurul şeklinde tanımlayabiliriz.

Danışma Kurulunun görev ve sorumluluklarını ise aşağıdaki şekilde maddeleştirebiliriz;
  • Faizsiz bankacılık ilkeleri ile ilgili soruları cevaplar ve/veya alternatif çözümler sunar.
  • Yeni ürün ve hizmetlerin faizsiz bankacılık ilkelerine uygunluğu hakkında karar/görüş verir.
  • Banka bünyesinde faizsiz bankacılık kültürünün yerleşmesi ve gelişmesi için personeli yetiştirici, eğitici çalışmalarda bulunur.
  • Yeni ürünler/hizmetlerle ilgili sözleşme metinlerinin hazırlanmasında görüş ve önerilerde bulunur.
  • Danışma Kurulunda alınan kararların uygulanması ile ilgili gerekli takibatı yapar.
  • Çalışma alanı ile ilgili konularda konferans, sempozyum vb. etkinliklerde Banka’yı temsil eder.

Danışma Kurullarının Türkiye ve Dünya’da Organizasyonu Nasıldır?

Danışma Kurullarının Banka organizasyonu içinde nerede yer aldığına bakmak için ilk olarak mevzuatta nerede yer aldığına bakmak faydalı olacaktır. Burada kısaca bilgi vermek gerekirse Malezya’da Merkez Bankası’nca belirlenen kurallara göre İslami Bankaların her Birinin ayrı ayrı Danışma Kurulu ve İslami Bankacılık departmanı olması zorunludur. Bunun dışında standartların belirlenmesi hususunda ise üst Danışma Kurulu ülke çapında faaliyet göstermektedir. İran’da Faizli Bankaya izin verilmemektedir. Suudi Arabistan, Kuveyt, Bahreyn vb. Mena bölgesi şeklinde tanımlanan ülkelerde İslami Bankalar Bahreyn’de faaliyet gösteren AAOIFI (Accounting and Auditing Organization for Islamic Financial Institutions) tarafından belirlenen İslami Standartlara göre faaliyet göstermek zorundadır. Ancak her İslami Bankanın ayrıca bir Danışma Kurulu ve İslami Bankacılık departmanı bulunmaktadır. İngiltere ‘de de İslami Bankaları denetleyen bir üst kurul yer almaktadır. Bu üst kurul İslami Bankanın AAOIFI standartları çerçevesinde çalışıp çalışmadığını denetlemektedir. Türkiye’de ise İslami bir Bankanın Danışma Kurulu ve İslami Bankacılık departmanı olması zorunlu değildir. Diğer yandan Türkiye için İslami Bankacılık alanında standartları belirleyen ve/veya kontrol eden bir üst kurulda bulunmamaktadır. Türkiye’de Katılım Bankaları kendi kurdukları Danışma Kurulları ile faaliyetlerini İslami olarak yürütmektedirler.

Bu minvalde ülkeler nezdinde Danışma Kurullarının organizasyon içindeki yerini incelediğimizde;
  • Malezya: İslami Bankacılık departmanına bağlı şekilde Danışma Kurulu yer almaktadır. İslami Bankacılık departmanında ise İnceleme, Araştırma/Geliştirme, Denetim ve Risk Yönetimi şeklinde çalışan ayrı Birimler olduğu görülmektedir.
  • Suudi Arabistan: İslami Bankacılık departmanına bağlı şekilde Fetva Kurulu Sekreterliği, Ürün Geliştirme ve Destek, Denetim gibi Birimler yer almaktadır. Danışma Kurulu, Fetva Kurulu ve Sekreterliği Birimine bağlı olarak faaliyet göstermektedir. (NCB)
  • İran: Ürün Geliştirme ve Faizsiz Bankacılık Müdürlüğü içinde Sekreterlik ve Danışma Kurulu olarak iki ayrı yapı bulunmaktadır. (Meezan Bank)
  • Kuveyt: İslami Bankacılık departmanına bağlı şekilde Fetva Kurulu Sekreterliği, Eğitim, Denetim gibi Birimler yer almaktadır. Danışma Kurulu, Fetva Kurulu ve Sekreterliği Birimine bağlı olarak faaliyet göstermektedir. (Kuwait Finance House)
  • İngiltere: Ürün Geliştirme ve Faizsiz Bankacılık Müdürlüğü içinde Sekreterlik ve Danışma Kurulu olarak iki ayrı yapı bulunmaktadır. (Islamic Bank of Britain)
  • Türkiye: İki Katılım Bankasında Faizsiz Bankacılık özelinde kurulan Birimlere bağlı olarak, diğer iki Katılım Bankasında organizasyonda Faizsiz Bankacılığa özel herhangi bir Birim yer almadan, bir Bankamızda ise dışarıdan hizmet alarak Danışma Kurulu faaliyetleri yürütülmektedir.

Danışma Kurullarının Türkiye Geleceği Nasıl Olacak?

Türkiye’de Danışma Kurullarının mevzuatta yer almamasından mütevellit uygulamada bir senkronizasyon sorunu olduğu aşikardır. Hatta bu bazen sınırlı sayıdaki Katılım Bankalarından birinin yapabildiği işlemi diğerinin uygun görmemesine kadar varabilmekte ve dolayısı toplumun Katılım Bankalarına bakış açısını sorgulamasına dahi neden olabilmektedir. BDDK tarafından düzenlenen Katılım Bankacılığı ve Faizsiz Finans Çalıştay’ında bu konu dile getirilmiş. Danışma Kurullarına özel kurulan bir masada bu sorunlar her yönüyle değerlendirilerek aşağıdaki şekilde çözüme yönelik  kararlar alınmıştır.

  • İstanbul’un faizsiz finansın merkezi haline getirilmesi, bu alanda Türkiye ekolünün (kriterlerinin) oluşturulması, faizsiz finans kuruluşları arasında uygulama birliği sağlanması, ilgili kuruluşların faizsizlik ilkesine uyduğuna ilişkin güvenin tesis edilmesi ve faizsiz finans uygulamalarının geniş kitleler tarafından kabulünün sağlanması amacıyla geniş tabanlı bir merkezi danışma kurulu oluşturulmalıdır.
  • Geniş tabanlı bir merkezi kurulun güven ve itibarı daha iyi tesis edeceği ve daha isabetli kararlar alacağı göz önünde bulundurularak merkezi danışma kurulunun yeterli üye sayısına sahip olması sağlanmalıdır.
  • Merkezi danışma kurulunda, faizsiz finans kuruluşlarının kendi danışma kurullarından, DİB’den ve akademik camiadan üyeler yer almalıdır. Ayrıca kurulda ilgili kamu kurumlarından gözlemci üyeler de bulunmalıdır.
  • Her bir faizsiz finans kuruluşu bünyesinde, faizsiz finans ilke ve kurallarının sağlıklı bir şekilde uygulanması için bir danışma kurulunun kurulması yasal olarak zorunlu hale getirilmelidir.
  • Danışma kurulu kararları ilgili faizsiz finans kuruluşu için bağlayıcı olmalıdır. Bu bağlamda kurulun aldığı kararlara ilişkin uygulamalar iç kontrol ve iç denetime tabi tutulmalıdır.
  • Merkezi danışma kurulunun bütün kararları, danışma kurullarının ise mesleki sır niteliğinde olan ve gizlilik gerektiren konular dışındaki kararları uygun iletişim kanalları vasıtasıyla kamuoyuna açıklanmalıdır. Bütün kararlar sistematik bir şekilde arşivlenmelidir.


Karar alınan bu hususlar İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Programı Eylem Planı çerçevesinde hazırlanan Onuncu Kalkınma Planı içinde 7. Bileşen (Katılım Bankacılığı ve Faizsiz Finans Sisteminin Geliştirilmesi) Politika 3 (Faizsiz finans sisteminin kurumsal yapısının ve hukuki altyapısının geliştirilmesi) içine aşağıdaki şekilde yansımıştır.

Tüm bu bilgiler ışığında Türkiye’de Danışma Kurullarının işleyişinde düzelmeler olacağı görülmektedir.

Danışma Kurulları Banka içindeki Süreçte Nasıl Faaliyet Göstermektedir?

Danışma Kurulları iki şekilde Katılım Bankası’ndaki işleyişe müdahil olur.

  • Ürün Yönetiminden sorumlu kişiler Katılım Bankacılığı ilkeleri ile ilgili Danışmanlık hizmeti alması gerektiğinde Banka içinde Danışma Kurulundan sorumlu olan kişi/Birim ile irtibata geçer. Genellikle yeni ürün ve uygulamalar için geliştirme aşamasında veya mevcut bir ürün uygulamada değişiklik yapılacağı zaman bu tip bir başvuru söz konusudur. Danışma Kurulundan sorumlu kişi/Birim talebi yapan kişilerle görüşerek konuyu Danışma Kuruluna taşır. Danışma Kurulu kendisine gelen talebi islam hukuku-fıkıh çerçevesinde değerlendirir, fıkhi açıdan nasıl çözüm bulanabileceğine dair istişareler yapar. Nihayetinde alınan karar Danışma Kurulundan sorumlu kişi/Birim tarafından ilgililere iletilir. Bu süreçte Katılım Bankasında konunun ilk iletildiği ve Danışma Kuruluna aktarımdan sorumlu olan kişi/Birim oldukça önemlidir. Zira Danışma kuruluna ilgili konu taşınmadan önce gerekli ön hazırlığın yapılmasını sağlaması ve talebi yapan kişileri yönlendirmesi gerekmektedir. Kısacası bir nevi Danışmalık hizmeti vermesi gerekmektedir. Şu anda 2 Katılım Bankası’nda bu şekilde Danışmanlık yapan Birim bulunmaktadır.
  • Daha önce Danışma Kurulunca uygun bulunarak müşterilere sunulmuş ürünler ile ilgili uygulamada kafalarda bir soru işareti oluşursa ilgililer Danışma Kurulundan sorumlu kişi/Birim ile irtibata geçer. Danışma Kurulundan sorumlu kişi/Birim ilgili talep hususunda daha önce alınan bir karar var ise bu şekilde bilgilendirme yapar. Eğer daha önce alınan bir karar yok ise ilgili konuyu Danışma Kurulu gündemine taşır ve karar alınmasını sağlar. İlgili kararı daha sonra soruyu ileten kişiler ile paylaşır ve bu yönde hareket edilmesini sağlar. Örneğin daha önce Danışma Kurulundan onayı alınan murabaha ile finansman işlemi ile ilgili; Canlı hayvan finansmanı yapılabilir mi? Silah hammadesi finansmanı yapılabilir mi? Midye, İstiridye finansmanı yapılabilir mi? Sigara üreten makine alımı finanse edilebilir mi? Kooperatif üyelerinin ödemeleri finanse edilebilir mi? gibi sorulara belirtilen süreçte cevaplar üretilir.

Danışma Kurullarının Karar Alırken Faydalandığı Kaynaklar Nelerdir?

Danışma Kurullarının karar aşamasında faydalandığı kaynakları ana ve yedek kaynaklar olarak ikiye ayırabiliriz.

Ana Kaynaklar;
  • Kuran-ı Kerim
  • Sünnet
  • Hadis
  • Müçtehid İmamların yazdığı fıkıh kitapları

Yedek Kaynaklar;
  •  AAOIFI Standartları
  •  İslam Fıkıh Konseyi Kararları
  •  Din İşleri Yüksek Kurulu (DİYK) Kararları

Danışma Kurulu tarafından en çok faydalanılan yedek kaynak AAOIFI Standartlarıdır. Zira bu kurum tarafından oluşturulan standartlar tamamen İslam Ticaret Hukuku bakış açısıyla İslami Finans şirketlerinin faydalanması için oluşturulmuştur ve gelişen, yenilenen ihtiyaçlar çerçevesinde yeni standartlar yayımlanmaktadır . Ancak bazı noktalarda AAOIFI bakış açısı ile Türkiye’de yer alan Danışma Kurulu heyetlerinin bakış açısı farklı olabilmektedir. Bunun nedeni standartların oluşturulduğu ülkedeki ekonomik seviye ve organize piyasaların durumudur. Şöyle örnek verebiliriz. AAOIFI tarafından enflasyon farkı kabul edilmemektedir. Zira AAOIFI standartlarının oluşturulduğu Mena Bölgesi olarak tarif edilen (Suudi Arabistan, Bahreyn vb.) gibi ülkelerde enflasyon günlük hayatı çok etkilememektedir. Ancak Türkiye’de enflasyon olgusu hayatın gerçeğidir ve ister bireysel ister ticari alanda olsun insanların hayatına oldukça fazla şekilde etki etmektedir. Bu nedenle Türkiye’deki Danışma Kurulları aldıkları kararlarda enflasyon gerçeğini göz önünde bulundurmaktadır.

Danışma Kurulları tarafından kararlar alınırken ekonomik hayat ve piyasalar dikkate alınan diğer önemli bir husustur. Her müslüman birey ve şirket Türkiye’de işleyen bir piyasa içinde faaliyet göstermektedir. Katılım Bankası tarafından ortaya konan ürün veya uygulama için belirlenen koşullar bu piyasa işleyişindeki koşulları karşılamayacak şekilde çalışıyor ise bu ürün ve uygulamanın hiçbir anlamı yoktur. Buna en güzel örnek Katılım Bankalarının vekalet sistemi ile finansman yapmasıdır. Şu anda Katılım Bankaları’nın finansmanını yaptıkları malı gerçekten alıp demirbaş olarak kaydetmesi sonrasında müşteriye üzerine kar koyarak satması uygulama açısından oldukça zordur. Zira bu durumda ilgili malın alım-satım vergileri hem Katılım Bankası’nı hemde müşteriyi olumsuz şekilde etkiler. Diğer yandan finansmanı yapılan her malın Katılım Bankası deposuna taşınması ve muhasebesel olarak kayıt yapılması hem fiziki olarak hemde BDDK muhasebe normlarına göre bir Banka için oldukça zordur. Buda malın müşterinin kullanımına sunulması için geçen süreyi uzatır. Danışma Kurulları tüm bu hususları göz ardı etmeden İslami Hukuk-fıkıh çerçevesinde nasıl bir çözüm bulabiliriz diye düşünmüş ve vekalet sistemini ortaya koymuştur. Böylece müşteri Katılım Bankası’ndan aldığı vekalet ile Katılım Bankası adına malı almakta, sonrasında Katılım Bankası üzerine kar ekleyerek ilgili malı müşteriye satmaktadır. Bu husus göz ardı edilerek Danışma Kurulu tarafından karar verilirse idi Katılım Bankası rekabet açısından piyasada diğer Bankalara nazaran geride kalacaktı.

Ekonomik hayat ve piyasa gerçeklerinin göz önüne alındığı her durumda Danışma Kurulundan çıkan karar, insanların İslami yaşam tarzını ticari faaliyetlerinde de sürdürmesine diğer yandan Katılım Bankaları’nın piyasadaki rekabet gücünü arttırarak piyasanın eskiye nazaran daha İslami şekilde işlemesine olanak sağlanmaktadır.

Danışma Kurulları karar alırken yapılan işlemde bir ticaret olmasını gözetir ve Katılım Bankaları tarafından ortaya konan ürün ve uygulama ile ülke ekonomisine katkı sağlanmasını da önemserler. Örneğin; Eximbank, Kalkınma Ajansı vb. kurumlar tarafından verilen kredilere Katılım Bankaları’nın aracılık etmesi hususunda ihracat ve ithalat ile ülke ekonomisine yapılacak katkı göz önünde bulundurulmaktadır.

Danışma Kurullarının ekonomik hayat, piyasa şartları ve ülke ekonomisine katkıyı göz önünde bulundurması demek İslami Hukuk normlarının göz ardı edilmesi ve üzerinde değişiklik yapılmak hasebiyle insanların işine gelecek şekilde karar çıkartılması demek değildir. Bunun aksine Katılım Bankalarının ve dolayısyla Danışma Kurullarının varoluş amaçlarına uygun şekilde insanların yaşamlarını daha İslami olarak sürdürmelerine olanak sağlamak anlamına gelmektedir. Tabiki Danışma Kurulları bu gerçekler ışığında karar alırken İslami Hukuk normlarını değiştirmeden hareket etmektedir.

Danışma Kurulları karar alırken belli bir mezhep görüşüne bağlı kalmamaktadır. 4 hak mezhebin tümü için değerlendirme yapılmaktadır. Ancak kararlara bakıldığında genel itibariyle ülkemizde yaygın olan Hanefi ve Şafii mezhebi görüşleri çerçevesinde kararların oluştuğu görülmektedir. Bunun nedeni diğer 2 mezhebin dışlanması değil, Danışma Kurullarında görüşlerini bildiren hocaların Hanefi ve/veya Şafii mezheplerinden olmasından dolayıdır.

Burada bir hususu yine hatırlatmak faydalı olacaktır. Türkiye’de 5 adet Katılım Bankası’nın (6. Banka henüz yeni kurulma aşamasında) ayrı Danışma Kurullarının olması ve Türkiye’ye özel Faizsiz Bankacılık standartlarının olmaması nedenleriyle Katılım Bankalarının uygulamalrında farklılıklar ortaya çıkabilmektedir.

Danışma Kurulları ile ilgili yapılan eleştiriler nelerdir?

Danışma Kurullarının karar vermeleri altındaki mantığın ve düşünce tarzının tam olarak anlaşılamamasından dolayı aşağıdaki eleştiriler genel olarak söylenmektedir.

  • Faizli Bankacılık ürünleri ile aynı ürünler müşterilere sunulmaktadır.
Danışma Kurulları belirttiğimiz gibi ticari hayatın gereği olarak müşterilerin ihtiyaçlarını ve piyasa koşullarını göz önünde bulundurup karar vermektedir. Bu gerçekten yola çıkarak daha önce insanlara sunulmuş olan ve bir ihtiyacı karşılayan ürün Katılım Bankası’ndan talep edildiğinde elbette İslami Hukuk çerçevesinde bu ürünü değerlendirip onay vermenin sonucu Katılım Bankaları’nın Faizli Bankalara yaklaşması değil insanların ihtiyaçlarına daha çok cevap vermesidir.
  • Danışma Kurulları her önüne gelene onay vermektedir.
Danışma Kurulları önüne gelen taleplerde olur yada olmaz gibi bir tavır içinde değerlendirme yapmaz. Önüne gelen talebe İslami Hukuk çerçevesinde nasıl çözüm bulunabileceğine dair yönlendirici mahiyette yorum yapar ve sorunu çözmeye çalışır. Danışma Kuruluna konuyu taşıyan Banka personelinin İslami Hukuk alanında yönlendirmeye ihtiyaç duyduğu muhakkaktır. Olur yada olmaz gibi kapalı şekilde yapılacak yorumlar Katılım Bankacılığı’nın önünü tıkadığı gibi İslami Finans’ın Türkiye’de gelişiminide olumsuz etkileyecektir.
  • Bazı Katılım Bankalarının sunduğu ürünü başka Katılım Bankası sunmamaktadır.
Danışma Kurullarının Türkiye’ de geleceği nasıl olacak sorusundan sonra ilk paragrafta Katılım Bankalarının yapılarındaki farklılıktan dolayı bu tip durumların ortaya çıktığından bahsetmiş idik. Diğer yandan 10. Kalkınma planı çerçevesinde yapılacak çalışmalar ile bu konuya dair ileride olumlu gelişmelerin yaşanacağını da görülmektedir.
  • Danışma Kurullarının neye göre ürünlere onay verdikleri belli değildir.
Danışma Kurulları karar aşamasında ekonomik hayatı ve piyasayı göz önünde bulundurup, Katılım Bankalarının önünü açmaya çalışmakta, ülke ekonomisine katkıyı önemsemekte ve nihayetinde insanların ticari hayatlarını da daha İslami şekilde yaşamasına olanak sağlayacak karar almaktadır.


Sonuç

Türkiye’de İslami hayatın günlük yaşama aksettirilmesi hususunda insanlar sadece namaz, oruç, zekat vb. ibadetler penceresinden konuya yaklaşmaktadırlar. Halbuki İslami Finans denen bir gerçek ve ticari hayatta da yaşanması gerekli olan bir İslam vardır. Bugün düşülen yanlış gibi ticari hayat ile İslam ayrı noktalarda değildir. İşte tam bu noktada Danışma Kurullarının nihai varoluş amacının ticari hayatta insanların daha İslami şekilde yaşamalarına olanak sağlamak olduğu iyi anlaşılmalıdır. Bu kurullarda yer alan insanlar bugüne kadar ortaya koydukları ilim kitapları, makaleler ve görüşleri ile ticari hayatta İslamı şekilde hareket edebilmenin yolunu insanlara göstermeyi amaçlamıştır. Danışma Kurullarında kararları alırkende bu yönde değerlendirmeler yaparak tam istedikleri gibi birşey ortaya çıkmasada başlangıç olması hasebiyle uygunluk vermişlerdir.

Diğer yönden Katılım Bankası çalışanlarının bir çoğu dini inançlarından mütevellit bu sektörün içine dahil olmuş ve sektöre bu manada daha çok katkıyı nasıl sağlayacağını düşünerek hareket etmektedirler. Sektörün içinde yer alan ve Katılım Bankacılığı misyonunu üstlenip daha doğruyu nasıl sunarız adına kendini, Bankasını, Diğer Katılım Bankalarını, ürünleri, uygulamaları sorgulayıp araştıran insan sayısı çoğunluktadır.

Sektörün eksiklikleri hususunda Danışma Kurullarında yer alan hocalar ve sektör çalışanları bilgi sahibidir. Eksikliklerin giderilmesi amaçlı birçok faaliyette bulunmuşlar ve bulunmaktalar. Bu manada resmi kurumlar nezdinde birçok çalışmaya ön ayak olunmuş ve eksikler belirtilerek aksiyon alınması hususunda çaba sarf edilmiştir.

Tüm bunlardan yola çıkarak Katılım Bankacılığı’nın İslamiliği ile ilgili karar almak gereklidir. Bu sektör içinde olup eksikleri bilerek ama düzeltmeye ve daha doğruya gitmeye çalışarak gayret göstereceksiniz yada sektör dışında kalıp eksiklikleri görüp olması gerekeni söyleyip dışarıdan izleyeceksiniz.


Bu iki seçenekten hangisi daha doğrudur onun takdirini bizler bilemeyiz sadece karar verebiliriz. Bu kararın sonucunda neye maruz kalacağımızı da bilemeyiz, elbet en doğrusunu Cenab-ı Allah (c.c.) bilir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yatırım Vekaleti (Wakala) akdi nedir ve uygulama metodu

Teverruk nedir? Uygulama Methodu ve Öneriler