Katılım Bankacılığı'nda Danışma Kurullarının Yeri, Önemi ve İşleyişi
Katılım
Bankalarının en çok eleştiri aldığı nokta İslami olduğunun iddia edildiği ancak
Faizli Bankalardan farklı olmadığı şeklindedir. Bu eleştiriyi iki yönüyle masaya
yatırmak gerekirse.
- Birinci yönüyle; Katılım Bankaları’nın Türk Hukuk mevzuatı gereği Bankalar Kanununa tabi üç Banka türünden biri olarak tanımlanığı ve BDDK gibi resmi kurumlara karşı bu yönüyle sorumlu olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.
- İkinci yönüyle; Katılım Bankaları tüm ürün ve uygulamalarını Danışma Kurulu görüşleri doğrultusunda gerçekleştirir. Yani Katılım Bankalarının faaliyetleri biri hukuki (meri hukuk) diğeri ise işleyiş açısından bağlıyıcı olan (islami hukuk-fıkıh) iki çerçeve etrafında şekillenmektedir.
Hukuki yapının
sınırları ve işleyişine dair tüm süreçler yazılı olduğu ve BDDK tarafından sıkı
denetimlere tabi olduğu için bugün kü yazımızda hukuki değil ama işleyiş
açısından bağlayıcı olan ve toplumda da daha çok tartışılan Danışma Kurulu
işleyişine yer vermek istiyorum. Zira
Türkiye’de Danışma Kurullarının yapısının ve işleyişinin tam olarak
anlaşılamadığını düşünüyorum.
İlk olarak
Danışma Kurulunun ne olduğunu tanımlayıp görev ve sorumluluklarını belirtelim.
Akabinde Danışma Kurullarının Dünyada ve Türkiye’de organizasyon yapısı içinde
nerede yer aldığına bakalım. Sonrasında Danışma Kurullarının Banka içinde nasıl
faaliyet gösterdiğini belirtip sonuç kısmı ile yazıyı sonlandıralım. İnsanlar
genel itibariyle soru sorarak öğrenmek istedikleri için başlıkları soru
şeklinde dizayn etmenin anlaşılması açısından daha kolay olacağını düşünerek bu
şekilde ilerledim.
Danışma Kurulu Nedir? Görev ve Sorumlulukları Nelerdir?
Danışma
Kurulunu; Katılım Bankası tarafından geliştirilen ürünler/hizmetler, yapılan
bankacılık işlemleri ve gerçekleştirilen süreçler hakkında faizsiz bankacılık
prensipleri doğrultusunda karar/görüş verme, yönlendirme yetkisine sahip olan
kurul şeklinde tanımlayabiliriz.
Danışma Kurulunun görev ve
sorumluluklarını ise aşağıdaki şekilde maddeleştirebiliriz;
- Faizsiz bankacılık ilkeleri ile ilgili soruları cevaplar ve/veya alternatif çözümler sunar.
- Yeni ürün ve hizmetlerin faizsiz bankacılık ilkelerine uygunluğu hakkında karar/görüş verir.
- Banka bünyesinde faizsiz bankacılık kültürünün yerleşmesi ve gelişmesi için personeli yetiştirici, eğitici çalışmalarda bulunur.
- Yeni ürünler/hizmetlerle ilgili sözleşme metinlerinin hazırlanmasında görüş ve önerilerde bulunur.
- Danışma Kurulunda alınan kararların uygulanması ile ilgili gerekli takibatı yapar.
- Çalışma alanı ile ilgili konularda konferans, sempozyum vb. etkinliklerde Banka’yı temsil eder.
Danışma Kurullarının Türkiye ve Dünya’da Organizasyonu Nasıldır?
Danışma
Kurullarının Banka organizasyonu içinde nerede yer aldığına bakmak için ilk
olarak mevzuatta nerede yer aldığına bakmak faydalı olacaktır. Burada kısaca
bilgi vermek gerekirse Malezya’da Merkez Bankası’nca belirlenen kurallara göre
İslami Bankaların her Birinin ayrı ayrı Danışma Kurulu ve İslami Bankacılık
departmanı olması zorunludur. Bunun dışında standartların belirlenmesi hususunda
ise üst Danışma Kurulu ülke çapında faaliyet göstermektedir. İran’da Faizli
Bankaya izin verilmemektedir. Suudi Arabistan, Kuveyt, Bahreyn vb. Mena bölgesi
şeklinde tanımlanan ülkelerde İslami Bankalar Bahreyn’de faaliyet gösteren
AAOIFI (Accounting and Auditing Organization for Islamic Financial Institutions)
tarafından belirlenen İslami Standartlara göre faaliyet göstermek zorundadır.
Ancak her İslami Bankanın ayrıca bir Danışma Kurulu ve İslami Bankacılık
departmanı bulunmaktadır. İngiltere ‘de de İslami Bankaları denetleyen bir üst
kurul yer almaktadır. Bu üst kurul İslami Bankanın AAOIFI standartları
çerçevesinde çalışıp çalışmadığını denetlemektedir. Türkiye’de ise İslami bir
Bankanın Danışma Kurulu ve İslami Bankacılık departmanı olması zorunlu değildir.
Diğer yandan Türkiye için İslami Bankacılık alanında standartları belirleyen
ve/veya kontrol eden bir üst kurulda bulunmamaktadır. Türkiye’de Katılım
Bankaları kendi kurdukları Danışma Kurulları ile faaliyetlerini İslami olarak
yürütmektedirler.
Bu minvalde ülkeler nezdinde
Danışma Kurullarının organizasyon içindeki yerini incelediğimizde;
- Malezya: İslami Bankacılık departmanına bağlı şekilde Danışma Kurulu yer almaktadır. İslami Bankacılık departmanında ise İnceleme, Araştırma/Geliştirme, Denetim ve Risk Yönetimi şeklinde çalışan ayrı Birimler olduğu görülmektedir.
- Suudi Arabistan: İslami Bankacılık departmanına bağlı şekilde Fetva Kurulu Sekreterliği, Ürün Geliştirme ve Destek, Denetim gibi Birimler yer almaktadır. Danışma Kurulu, Fetva Kurulu ve Sekreterliği Birimine bağlı olarak faaliyet göstermektedir. (NCB)
- İran: Ürün Geliştirme ve Faizsiz Bankacılık Müdürlüğü içinde Sekreterlik ve Danışma Kurulu olarak iki ayrı yapı bulunmaktadır. (Meezan Bank)
- Kuveyt: İslami Bankacılık departmanına bağlı şekilde Fetva Kurulu Sekreterliği, Eğitim, Denetim gibi Birimler yer almaktadır. Danışma Kurulu, Fetva Kurulu ve Sekreterliği Birimine bağlı olarak faaliyet göstermektedir. (Kuwait Finance House)
- İngiltere: Ürün Geliştirme ve Faizsiz Bankacılık Müdürlüğü içinde Sekreterlik ve Danışma Kurulu olarak iki ayrı yapı bulunmaktadır. (Islamic Bank of Britain)
- Türkiye: İki Katılım Bankasında Faizsiz Bankacılık özelinde kurulan Birimlere bağlı olarak, diğer iki Katılım Bankasında organizasyonda Faizsiz Bankacılığa özel herhangi bir Birim yer almadan, bir Bankamızda ise dışarıdan hizmet alarak Danışma Kurulu faaliyetleri yürütülmektedir.
Danışma Kurullarının Türkiye Geleceği Nasıl Olacak?
Türkiye’de Danışma
Kurullarının mevzuatta yer almamasından mütevellit uygulamada bir senkronizasyon
sorunu olduğu aşikardır. Hatta bu bazen sınırlı sayıdaki Katılım Bankalarından
birinin yapabildiği işlemi diğerinin uygun görmemesine kadar varabilmekte ve
dolayısı toplumun Katılım Bankalarına bakış açısını sorgulamasına dahi neden
olabilmektedir. BDDK tarafından düzenlenen Katılım Bankacılığı ve Faizsiz
Finans Çalıştay’ında bu konu dile getirilmiş. Danışma Kurullarına özel kurulan
bir masada bu sorunlar her yönüyle değerlendirilerek aşağıdaki şekilde çözüme
yönelik kararlar alınmıştır.
- İstanbul’un faizsiz finansın merkezi haline getirilmesi, bu alanda Türkiye ekolünün (kriterlerinin) oluşturulması, faizsiz finans kuruluşları arasında uygulama birliği sağlanması, ilgili kuruluşların faizsizlik ilkesine uyduğuna ilişkin güvenin tesis edilmesi ve faizsiz finans uygulamalarının geniş kitleler tarafından kabulünün sağlanması amacıyla geniş tabanlı bir merkezi danışma kurulu oluşturulmalıdır.
- Geniş tabanlı bir merkezi kurulun güven ve itibarı daha iyi tesis edeceği ve daha isabetli kararlar alacağı göz önünde bulundurularak merkezi danışma kurulunun yeterli üye sayısına sahip olması sağlanmalıdır.
- Merkezi danışma kurulunda, faizsiz finans kuruluşlarının kendi danışma kurullarından, DİB’den ve akademik camiadan üyeler yer almalıdır. Ayrıca kurulda ilgili kamu kurumlarından gözlemci üyeler de bulunmalıdır.
- Her bir faizsiz finans kuruluşu bünyesinde, faizsiz finans ilke ve kurallarının sağlıklı bir şekilde uygulanması için bir danışma kurulunun kurulması yasal olarak zorunlu hale getirilmelidir.
- Danışma kurulu kararları ilgili faizsiz finans kuruluşu için bağlayıcı olmalıdır. Bu bağlamda kurulun aldığı kararlara ilişkin uygulamalar iç kontrol ve iç denetime tabi tutulmalıdır.
- Merkezi danışma kurulunun bütün kararları, danışma kurullarının ise mesleki sır niteliğinde olan ve gizlilik gerektiren konular dışındaki kararları uygun iletişim kanalları vasıtasıyla kamuoyuna açıklanmalıdır. Bütün kararlar sistematik bir şekilde arşivlenmelidir.
Karar alınan bu hususlar İstanbul
Uluslararası Finans Merkezi Programı Eylem Planı çerçevesinde hazırlanan Onuncu
Kalkınma Planı içinde 7. Bileşen (Katılım Bankacılığı ve Faizsiz Finans
Sisteminin Geliştirilmesi) Politika 3 (Faizsiz finans sisteminin kurumsal
yapısının ve hukuki altyapısının geliştirilmesi) içine aşağıdaki şekilde
yansımıştır.
Tüm bu bilgiler ışığında
Türkiye’de Danışma Kurullarının işleyişinde düzelmeler olacağı görülmektedir.
Danışma Kurulları Banka içindeki Süreçte Nasıl Faaliyet Göstermektedir?
Danışma
Kurulları iki şekilde Katılım Bankası’ndaki işleyişe müdahil olur.
- Ürün Yönetiminden sorumlu kişiler Katılım Bankacılığı ilkeleri ile ilgili Danışmanlık hizmeti alması gerektiğinde Banka içinde Danışma Kurulundan sorumlu olan kişi/Birim ile irtibata geçer. Genellikle yeni ürün ve uygulamalar için geliştirme aşamasında veya mevcut bir ürün uygulamada değişiklik yapılacağı zaman bu tip bir başvuru söz konusudur. Danışma Kurulundan sorumlu kişi/Birim talebi yapan kişilerle görüşerek konuyu Danışma Kuruluna taşır. Danışma Kurulu kendisine gelen talebi islam hukuku-fıkıh çerçevesinde değerlendirir, fıkhi açıdan nasıl çözüm bulanabileceğine dair istişareler yapar. Nihayetinde alınan karar Danışma Kurulundan sorumlu kişi/Birim tarafından ilgililere iletilir. Bu süreçte Katılım Bankasında konunun ilk iletildiği ve Danışma Kuruluna aktarımdan sorumlu olan kişi/Birim oldukça önemlidir. Zira Danışma kuruluna ilgili konu taşınmadan önce gerekli ön hazırlığın yapılmasını sağlaması ve talebi yapan kişileri yönlendirmesi gerekmektedir. Kısacası bir nevi Danışmalık hizmeti vermesi gerekmektedir. Şu anda 2 Katılım Bankası’nda bu şekilde Danışmanlık yapan Birim bulunmaktadır.
- Daha önce Danışma Kurulunca uygun bulunarak müşterilere sunulmuş ürünler ile ilgili uygulamada kafalarda bir soru işareti oluşursa ilgililer Danışma Kurulundan sorumlu kişi/Birim ile irtibata geçer. Danışma Kurulundan sorumlu kişi/Birim ilgili talep hususunda daha önce alınan bir karar var ise bu şekilde bilgilendirme yapar. Eğer daha önce alınan bir karar yok ise ilgili konuyu Danışma Kurulu gündemine taşır ve karar alınmasını sağlar. İlgili kararı daha sonra soruyu ileten kişiler ile paylaşır ve bu yönde hareket edilmesini sağlar. Örneğin daha önce Danışma Kurulundan onayı alınan murabaha ile finansman işlemi ile ilgili; Canlı hayvan finansmanı yapılabilir mi? Silah hammadesi finansmanı yapılabilir mi? Midye, İstiridye finansmanı yapılabilir mi? Sigara üreten makine alımı finanse edilebilir mi? Kooperatif üyelerinin ödemeleri finanse edilebilir mi? gibi sorulara belirtilen süreçte cevaplar üretilir.
Danışma Kurullarının Karar Alırken Faydalandığı Kaynaklar Nelerdir?
Danışma
Kurullarının karar aşamasında faydalandığı kaynakları ana ve yedek kaynaklar
olarak ikiye ayırabiliriz.
Ana Kaynaklar;
- Kuran-ı Kerim
- Sünnet
- Hadis
- Müçtehid İmamların yazdığı fıkıh kitapları
Yedek Kaynaklar;
- AAOIFI Standartları
- İslam Fıkıh Konseyi Kararları
- Din İşleri Yüksek Kurulu (DİYK) Kararları
Danışma Kurulu
tarafından en çok faydalanılan yedek kaynak AAOIFI Standartlarıdır. Zira bu
kurum tarafından oluşturulan standartlar tamamen İslam Ticaret Hukuku bakış
açısıyla İslami Finans şirketlerinin faydalanması için oluşturulmuştur ve
gelişen, yenilenen ihtiyaçlar çerçevesinde yeni standartlar yayımlanmaktadır .
Ancak bazı noktalarda AAOIFI bakış açısı ile Türkiye’de yer alan Danışma Kurulu
heyetlerinin bakış açısı farklı olabilmektedir. Bunun nedeni standartların
oluşturulduğu ülkedeki ekonomik seviye ve organize piyasaların durumudur. Şöyle
örnek verebiliriz. AAOIFI tarafından enflasyon farkı kabul edilmemektedir. Zira
AAOIFI standartlarının oluşturulduğu Mena Bölgesi olarak tarif edilen (Suudi
Arabistan, Bahreyn vb.) gibi ülkelerde enflasyon günlük hayatı çok
etkilememektedir. Ancak Türkiye’de enflasyon olgusu hayatın gerçeğidir ve ister
bireysel ister ticari alanda olsun insanların hayatına oldukça fazla şekilde
etki etmektedir. Bu nedenle Türkiye’deki Danışma Kurulları aldıkları kararlarda
enflasyon gerçeğini göz önünde bulundurmaktadır.
Danışma
Kurulları tarafından kararlar alınırken ekonomik hayat ve piyasalar dikkate
alınan diğer önemli bir husustur. Her müslüman birey ve şirket Türkiye’de
işleyen bir piyasa içinde faaliyet göstermektedir. Katılım Bankası tarafından
ortaya konan ürün veya uygulama için belirlenen koşullar bu piyasa işleyişindeki
koşulları karşılamayacak şekilde çalışıyor ise bu ürün ve uygulamanın hiçbir
anlamı yoktur. Buna en güzel örnek Katılım Bankalarının vekalet sistemi ile
finansman yapmasıdır. Şu anda Katılım Bankaları’nın finansmanını yaptıkları
malı gerçekten alıp demirbaş olarak kaydetmesi sonrasında müşteriye üzerine kar
koyarak satması uygulama açısından oldukça zordur. Zira bu durumda ilgili malın
alım-satım vergileri hem Katılım Bankası’nı hemde müşteriyi olumsuz şekilde
etkiler. Diğer yandan finansmanı yapılan her malın Katılım Bankası deposuna
taşınması ve muhasebesel olarak kayıt yapılması hem fiziki olarak hemde BDDK
muhasebe normlarına göre bir Banka için oldukça zordur. Buda malın müşterinin
kullanımına sunulması için geçen süreyi uzatır. Danışma Kurulları tüm bu
hususları göz ardı etmeden İslami Hukuk-fıkıh çerçevesinde nasıl bir çözüm
bulabiliriz diye düşünmüş ve vekalet sistemini ortaya koymuştur. Böylece
müşteri Katılım Bankası’ndan aldığı vekalet ile Katılım Bankası adına malı
almakta, sonrasında Katılım Bankası üzerine kar ekleyerek ilgili malı müşteriye
satmaktadır. Bu husus göz ardı edilerek Danışma Kurulu tarafından karar
verilirse idi Katılım Bankası rekabet açısından piyasada diğer Bankalara
nazaran geride kalacaktı.
Ekonomik hayat
ve piyasa gerçeklerinin göz önüne alındığı her durumda Danışma Kurulundan çıkan
karar, insanların İslami yaşam tarzını ticari faaliyetlerinde de sürdürmesine diğer
yandan Katılım Bankaları’nın piyasadaki rekabet gücünü arttırarak piyasanın
eskiye nazaran daha İslami şekilde işlemesine olanak sağlanmaktadır.
Danışma
Kurulları karar alırken yapılan işlemde bir ticaret olmasını gözetir ve Katılım
Bankaları tarafından ortaya konan ürün ve uygulama ile ülke ekonomisine katkı
sağlanmasını da önemserler. Örneğin; Eximbank, Kalkınma Ajansı vb. kurumlar
tarafından verilen kredilere Katılım Bankaları’nın aracılık etmesi hususunda
ihracat ve ithalat ile ülke ekonomisine yapılacak katkı göz önünde
bulundurulmaktadır.
Danışma
Kurullarının ekonomik hayat, piyasa şartları ve ülke ekonomisine katkıyı göz
önünde bulundurması demek İslami Hukuk normlarının göz ardı edilmesi ve
üzerinde değişiklik yapılmak hasebiyle insanların işine gelecek şekilde karar
çıkartılması demek değildir. Bunun aksine Katılım Bankalarının ve dolayısyla
Danışma Kurullarının varoluş amaçlarına uygun şekilde insanların yaşamlarını
daha İslami olarak sürdürmelerine olanak sağlamak anlamına gelmektedir. Tabiki
Danışma Kurulları bu gerçekler ışığında karar alırken İslami Hukuk normlarını
değiştirmeden hareket etmektedir.
Danışma
Kurulları karar alırken belli bir mezhep görüşüne bağlı kalmamaktadır. 4 hak
mezhebin tümü için değerlendirme yapılmaktadır. Ancak kararlara bakıldığında
genel itibariyle ülkemizde yaygın olan Hanefi ve Şafii mezhebi görüşleri çerçevesinde
kararların oluştuğu görülmektedir. Bunun nedeni diğer 2 mezhebin dışlanması
değil, Danışma Kurullarında görüşlerini bildiren hocaların Hanefi ve/veya Şafii
mezheplerinden olmasından dolayıdır.
Burada bir
hususu yine hatırlatmak faydalı olacaktır. Türkiye’de 5 adet Katılım Bankası’nın
(6. Banka henüz yeni kurulma aşamasında) ayrı Danışma Kurullarının olması ve
Türkiye’ye özel Faizsiz Bankacılık standartlarının olmaması nedenleriyle
Katılım Bankalarının uygulamalrında farklılıklar ortaya çıkabilmektedir.
Danışma Kurulları ile ilgili yapılan eleştiriler nelerdir?
Danışma
Kurullarının karar vermeleri altındaki mantığın ve düşünce tarzının tam olarak
anlaşılamamasından dolayı aşağıdaki eleştiriler genel olarak söylenmektedir.
- Faizli Bankacılık ürünleri ile aynı ürünler müşterilere sunulmaktadır.
- Danışma Kurulları her önüne gelene onay vermektedir.
- Bazı Katılım Bankalarının sunduğu ürünü başka Katılım Bankası sunmamaktadır.
- Danışma Kurullarının neye göre ürünlere onay verdikleri belli değildir.
Sonuç
Türkiye’de
İslami hayatın günlük yaşama aksettirilmesi hususunda insanlar sadece namaz,
oruç, zekat vb. ibadetler penceresinden konuya yaklaşmaktadırlar. Halbuki İslami
Finans denen bir gerçek ve ticari hayatta da yaşanması gerekli olan bir İslam
vardır. Bugün düşülen yanlış gibi ticari hayat ile İslam ayrı noktalarda
değildir. İşte tam bu noktada Danışma Kurullarının nihai varoluş amacının ticari
hayatta insanların daha İslami şekilde yaşamalarına olanak sağlamak olduğu iyi
anlaşılmalıdır. Bu kurullarda yer alan insanlar bugüne kadar ortaya koydukları
ilim kitapları, makaleler ve görüşleri ile ticari hayatta İslamı şekilde
hareket edebilmenin yolunu insanlara göstermeyi amaçlamıştır. Danışma
Kurullarında kararları alırkende bu yönde değerlendirmeler yaparak tam
istedikleri gibi birşey ortaya çıkmasada başlangıç olması hasebiyle uygunluk
vermişlerdir.
Diğer yönden
Katılım Bankası çalışanlarının bir çoğu dini inançlarından mütevellit bu
sektörün içine dahil olmuş ve sektöre bu manada daha çok katkıyı nasıl
sağlayacağını düşünerek hareket etmektedirler. Sektörün içinde yer alan ve Katılım
Bankacılığı misyonunu üstlenip daha doğruyu nasıl sunarız adına kendini,
Bankasını, Diğer Katılım Bankalarını, ürünleri, uygulamaları sorgulayıp
araştıran insan sayısı çoğunluktadır.
Sektörün
eksiklikleri hususunda Danışma Kurullarında yer alan hocalar ve sektör
çalışanları bilgi sahibidir. Eksikliklerin giderilmesi amaçlı birçok faaliyette
bulunmuşlar ve bulunmaktalar. Bu manada resmi kurumlar nezdinde birçok
çalışmaya ön ayak olunmuş ve eksikler belirtilerek aksiyon alınması hususunda
çaba sarf edilmiştir.
Tüm bunlardan
yola çıkarak Katılım Bankacılığı’nın İslamiliği ile ilgili karar almak
gereklidir. Bu sektör içinde olup eksikleri bilerek ama düzeltmeye ve daha
doğruya gitmeye çalışarak gayret göstereceksiniz yada sektör dışında kalıp
eksiklikleri görüp olması gerekeni söyleyip dışarıdan izleyeceksiniz.
Bu iki
seçenekten hangisi daha doğrudur onun takdirini bizler bilemeyiz sadece karar
verebiliriz. Bu kararın sonucunda neye maruz kalacağımızı da bilemeyiz,
elbet en doğrusunu Cenab-ı Allah (c.c.) bilir.
Yorumlar
Yorum Gönder